-
1 hayat
жи́знь (ж)* * *Ihayata atılmak — вступи́ть в жизнь
hayatını borçlu olmak — быть кому-л. обя́занным [свое́й] жи́знью
hayatını kazanmak — зараба́тывать [себе́] на жизнь
hayatı kaydı — жизнь дала́ тре́щину, жизнь пошла́ под отко́с
hayatını koymak — отда́ть жизнь за кого-что
hayata küsmek — потеря́ть интере́с к жи́зни, опосты́леть (о жизни)
hayatta olmak — жить, существова́ть
babası hayatta mı? — его́ оте́ц жив?
hayat vermek — вдохну́ть жизнь
hayatın baharı — мо́лодость
IIhayata gözlerini yummak / kapamak — умере́ть, сконча́ться
1) нару́жная галере́я до́ма2) двор пе́ред до́мом
См. также в других словарях:
hayatını (birine) borçlu olmak — 1) biri tarafından ölümden kurtarılmış olmak 2) birinin yaşamı bir başkasının desteği ile sağlanmış olmak Bu hayatımı ağabeyime borçluyum … Çağatay Osmanlı Sözlük
hayat — 1. is., hlk., Ar. ḥiyāṭ 1) Genellikle köy ve kasaba evlerinde, üstü kapalı, bir veya birkaç yanı açık sofa 2) Avlu 3) Balkon 4) Sundurma 2. is., Ar. ḥayāt 1) Canlı, sağ olma durumu 2) Yaşam Hayat sahnesinde yetmiş üç yaşın basamaklarındayım. H. F … Çağatay Osmanlı Sözlük